29 Eylül 2020 Salı

Trablusgarp Savaşı

 

TRABLUSGARP SAVAŞI

1911-1912

1911-1912 yıllarında Osmanlı Devleti ile İtalya Krallığı arasında gerçekleşen ve Osmanlı Devletinin mağlubiyetiyle sonuçlanan savaş.

Sanayi devrimiyle birlikte gelişen endüstri nedeniyle üretim artmış ve bu durum hammadde ihtiyacını arttırmıştır. Yeni Çağ başlarında başlayan sömürgecilik faaliyeti dışında kalan İtalya, 1870 yılında siyasi birliğini tamamladığında Afrika’nın hemen hemen her yeri sömürgeleştirilmişti. Bu durumda İtalya kendine yakın olan ve Osmanlı Devleti’nin kara bağlantısı bulunmayan Trablusgarp ile ilgilenmeye başlamıştı.

İtalya diğer batılı devletlerle gizli anlaşmalar yaparak Trablusgarp hedefini kabul ettirmişti. Bu dönemde ise Osmanlı Devleti siyasi karışıklık içindeydi.  1908 yılında 2.Meşrutiyet ilan edilmiş, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu Bosna’yı işgal etmiş ve 1909 yılında ise taht değişikliği olarak 2.Abdülhamit indirilerek yerine Mehmet Reşat getirilmişti. Aynı zamanda Balkanlarda ise ayrılıkçı isyanlar ve çetecilik faaliyetleri vardı.

Eylül 1911’den itibaren İtalya işgal hazırlığını hızlandırdı.  İtalya, 28 Eylül 1911’ de Osmanlı devletine bir nota vererek Trablusgarp ve Bingazi’yi işgal edeceğini bildirdi. 20 Ekim tarihine kadar İtalyanlar önemli kıyı noktalarını ele geçirdi. Osmanlı Devletinin bir deniz gücünden yoksun oluşu ve Trablusgarp’la kara bağlantısının olmayışı savunmayı güçleştiriyordu. Bu durum nedeniyle bazı Osmanlı subayları gizlice Trablusgarp’a gittiler. Bu subaylardan bazıları Mustafa Kemal Atatürk, Enver Paşa, Fethi Okyar’dır. Bu subaylar yerel halkı talim ederek İtalyanlara karşı büyük bir direniş gösterdiler. Uzun süren çarpışmalar nedeniyle İtalya Çanakkale Boğazında saldırdı ardından da Rodos ve Oniki Adayı işgal etti. Bu esnada Trablusgarp’taki yerel halk destekli Osmanlı güçlerinin de direnişi kırıldı. 1912 yılında Balkan Savaşlarının da başlamasıyla 15 Ekim 1912’de Uşi Anlaşması imzalandı. Bu anlaşmayla Osmanlı Devleti Trablusgarp, Bingazi ve Oniki Adayı İtalya’ya bıraktı. Böylelikle Osmanlı Devleti Kuzey Afrika’daki son topraklarını da kaybetti. Bu savaşı önemli yapan bir sebep te ilk kez savaş uçaklarının kullanılmasıdır. İlk hava saldırısını İtalyan pilot Giulio Gavotti tarafından 1 Kasım 1911’de gerçekleştirilmiştir. Ayrıca bu uçaklarla yerli halka bildiriler atılarak kendi taraflarına çekmeye çalışmışlardır.  

                                                     

 
Mustafa Kemal Atatürk, Derne'de bir Kızılay çadırının önünde,1912
Trablusgarp Savaşında Osmanlı subayları

Trablusgarpı bombalayan İtalyan Zeplinleri


27 Eylül 2020 Pazar

Preveze Deniz Zaferi

 PREVEZE DENİZ ZAFERİ


Ohannes Umed Behzad, Preveze Deniz Zaferi


Kardeşleriyle birlikte korsanlık faaliyeti yürüten Hızır Reis Cezayir Sultanı olarak, 1533’te 18 kaptanıyla beraber İstanbul’a gelerek Kanuni Sultan Süleyman’la görüştü ve Osmanlı Devletine tabi olduğunu bildirdi. Kanuni bu bağlılığa karşılık ona “Hayreddin” unvanını ve kaptan-ı deryalığı verdi.

1534 yılında Barbaros Hayreddin Paşa Akdeniz’e açıldı. 1535 yılında İtalya sahillerine saldırdı ve Tunus taraflarına giderek korsanları temizledi ve Tunus’u ele geçirdi.


Osman Nuri Paşa, Preveze Deniz Zaferi

1537 yılında Kanuni Sultan Süleyman Venedik’in elinde bulunan ve Arnavutluk’a yakın olan Korfu Adası üzerine sefere çıktı. Kanuni, Venedik’e elçi göndererek Habsburglara karşı ittifak önerdi. Venedik bu teklifi reddetti. Bu teklifin reddedilmesi üzerine Korfu Adası kuşatma altına alındıysa da ada ele geçirilemedi.

Bunun üzerine Papa 3. Paolo önderliğinde bir Haçlı İttifakı oluşturuldu. Bu ittifakın içinde İspanya, Venedik, Ceneviz, Papalık ve Malta Şövalyeleri bulunmaktaydı. Oluşturulan donanmanın başına ünlü amiral Andrea Doria getirildi. Haçlı donanmasında 112 kadırga, 50 kalyon ve 140 barka ile 60 bin civarında asker bulunmaktaydı. Barbaros Hayreddin Paşa’nın komutasındaki Osmanlı donanmasında ise 122 kadırga ve kalyon ile birlikte 12 bin civarı levend bulunmaktaydı.

28 Eylül 1538 sabahı iki donanma Preveze açıklarında karşılaşmıştı. Rüzgarın olmaması yelkenli gemiler kullanan Haçlı donanması için bir dezavantajdı. Rüzgarın esmesiyle harekete geçen Haçlı donanması Osmanlı donanması karşısında büyük bir hezimete uğradı. Osmanlı donanmasında gemi kaybı olmazken, Haçlı donanmasının gemilerinin bir kısmı battı ve bir kısmı da Osmanlıların eline geçti. Bu zaferle birlikte Osmanlı Devleti, Doğu Akdeniz’deki hakimiyetini güçlendirdi. Çaka Bey ile başlayan Türk denizcilik tarihinin Koyun Adaları Zaferi ve Cerbe Zaferi ile birlikte en önemli zaferidir.

 


Barbaros Hayreddin Paşa
 
 
 
Andrea Doria


Barbaros Hayreddin Paşa'nın Sancağı


 

 

26 Eylül 2020 Cumartesi

Büyük İskender

 

BÜYÜK İSKENDER

(M.Ö. 356-M.Ö. 323)




Babası 2.Filip’in öldürülmesinden sonra komutanlar tarafından kral ilan edildi. İlk iş olarak rakiplerini ortadan kaldırdı. 2.Filip’in sağlığında Asya seferini gerçekleştirmek üzere oluşturulan ordunun başkomutanı seçildi. Delphoi üzerinden Makedonya’ya dönerken M.Ö. 335 yılı ilkbaharında Trakya’ya girdi. Şipka Geçidini aşarak Triballileri yendikten sonra Tuna’yı aşarak Getaları mağlup etti. Ardından Makedonya’ya gelerek burayı işgal etmiş  olan İliryalıları yendi. Ardından Yunanistan’a giren Büyük İskender burayı hakimiyet altına aldı.

 

Doğu Seferi

Tahta çıktığından beri Pers İmparatorluğunu ele geçirmeyi amaçlayan İskender sefer hazırlıklarına girişti. M.Ö. 334 ilkbaharında 30 bin piyade ve 5 binin üzerinde süvariden oluşan ordusuyla yola çıktı. Ordusuna mühendis, mimar, bilim adamı ve tarihçiler de eşlik ediyordu.

İlk olarak Truva’yı ziyaret eden İskender, Akhilleus’un mezarına çiçek bıraktıktan sonra Pers ordularıyla ilk kez Granikos Çarpışmasında karşı karşıya geldi. Bu savaştan elde ettiği zafer ona Batı Anadolu’nun kapılarını açtı. Batı Anadolu’nun fethini tamamladıktan sonra M.Ö. 333 ilkbaharında Akdeniz kıyı yolunu takip ederek Perge’ye ulaştı. Efsaneye göre Frigya’dan geçerken Asya’ya hükmedecek kişinin çözebileceğine inanılan Gordion düğümünü kesti. Gordion’dan Ankry’ya, oradan da Kapadokya ve Kilikya kapıları üzerinden güneye indi.(Kilikya Kapısı, günümüzdeki Gülek Boğazı) Misis köprüsünden geçerek Miryandos (İskenderun yakınları) dolayında kamp kurduğunda, Pers hükümdarı 3. Darius da Pinaros Çayı (Deliçay) kıyısında savaş düzeni almıştı. İssos Çarpışması adı verilen bu savaşta Darius kesin bir yenilgi aldı ve ailesini savaş alanında bırakarak kaçtı.


Büyük İskender’in Gordion Düğümünü kesişini temsil eden bir tablo.

İskender bu zaferden sonra Suriye’ye ve Fenike’ye doğru ilerledi. Amacı Fenike kıyılarını fethederek Pers donanmasını üssüz bırakarak etkisizleştirmekti. 3. Darius’un barış önerisine karşı, kendisini Asya’nın efendisi olarak tanımasını ve koşulsuz teslim olmasını istedi.

İlk başlarda Pers şehirlerini kolayca ele geçirmesine karşın, Tiros (Sur) önünde sert bir direnişle karşılaştı. Kuşatma sürerken 3. Darius ailesi için 10 bin talent ödemeyi ve Fırat nehrinin batısını teklif etti. Bu olayla ilgili olarak İskender’in komutanı Parmenion’un “İskender’in yerinde olsam kabul ederdim” dediği buna karşılık İskender’in de “Parmenion olsaydım ben de kabul ederdim” dediği rivayet edilir. 

Tiros şiddetli saldırılara dayanamayarak M.Ö. 332 yılı temmuz ayında düştü. Buradan sonra güneye ilerleyen İskender Gazze’yi ele geçirdikten sonra kasım ayında Mısır’a girdi ve halk tarafından kurtarıcı olarak karşılandı. Memphis’te kutsal Apis’e kurbanlar keserek firavunların geleneksel çifte tacını giydi. Kışı Mısır’da geçirerek çeşitli düzenlemeler yaptı ve Alexandria (İskenderiye) şehrini kurdu. Mısır’ın fethiyle Doğu Akdeniz’de kesin denetim sağlayan İskender, M.Ö. 331 ilkbaharında Tiros’a döndü.

Suriye’ye Makedonyalı bir satrap atadıktan sonra Mezopotamya’ya ilerledi ve Tapsakos’a vardı. Ninive’yle Arbela (Erbil) arasında Gaugamela Savaşında 3. Darius’u bir kez daha yendi. Güneye inerek Babil’i aldı. Ardından İran içlerine yöneldi. Persepolis’te 1.Serhas’ın sarayını törenle yaktı.

M.Ö. 3300 ilkbaharında Media’ya girerek başkent Ekbatana’yı (Hamedan) aldıktan sonra daha doğudaki toprakları almak için yeni bir sefer başlattı. Kısa sürede Hazar kıyılarına, oradan da Afganistan içlerine ulaştı. Bu fetihler sırasında Makedonyalı ve Pers bileşimine dayanan yeni bir yönetim sistemi oluşturduğundan, komutanlarıyla anlaşmazlıkları arttı. Kendisine suikastle suçladığı Parmenion’la oğlunu ortadan kaldırarak ordusunu baştan  düzenledi. M.Ö. 330-329 kışında kuzeye ilerledi. Ardından Siriderya’ya ulaştı ve burada sert bir İskit direnişiyle karşılaştı.

Davranışlarıyla giderek bir Doğu despotuna dönüşen İskender, Pers hükümdarları gibi giyinmeye proskinesis (hükümdar karşısında yere kapanarak selamlama) uygulaması gibi Pers geleneklerini benimsemeye başladı. Bu arada Baktrane prenseslerinden Roksana ile evlendir.M.Ö. 327 yılında Hindistan üzerine yürümek amacıyla Baktriane’den ayrıldı. M.Ö. 326 baharında İndus ırmağı yakınındaki Taksila’ya girdi. Bu bölgenin hükümdarı Poros’u Hidaspes Çarpışmasında yendi. Başarısını kutlama amacıyla burada Aleksandreia Nikaia kentini ve burada ölen atı Boukefalos’un adını verdiği Boukephalia kentini kurdu. Daha doğuya gitmek için Hifasis ırmağına kadar gitmesine rağmen ordunun ayaklanmak üzere olması nedeniyle geri döndü.

Hidaspes Irmağı kıyısında bir donanma oluşturduktan sonra İndus Irmağı boyunca Hint Okyanusuna kadar ilerledi. Bu arada girdiği bir çarpışmada ağır yaralandı. M.Ö. 325 ağustos ayında Patala’ya vardı ve bir liman ve bir tersane yaptırdı. Dönüş yolculuğu için ordusunun bir kısmı denize açılırken, kendisi de kıyıyı izleyerek Gerpsia’ yı geçti. Bu arada Hindistan seferi için hazırlıklara başladı.

Kendisine tanrısal onurlar yakıştıran ve bunu Yunan kentlerine zorla kabul ettiren İskender, M.Ö 324 yılında Luristan’da yerel halka yönelik sert bir sindirme hareketine girişti. İlkbaharı Babil’de geçirdi ve gelen elçileri kabul etti. Babil’de sulama kanalları yaptırmayı ve Basra Körfezi kıyılarında yeni kentler kurmayı planladığı bir sırada hastalandı ve henüz 32 yaşındayken M.Ö. 323 yılında öldü. Cenazesi önce Memfis’e, oradan da İskenderiye’ye götürüldü ve burada altın bir tabuta konuldu.

 

 

 

Büyük İskender’in seferleri

Coğrafi Keşifler - 2

Avrupalılar Batlamyus’un haritasına başlangıçta çok ciddi bir katkı sağlayamamışlardır. Müslümanlardan aldıkları bilgiler doğrultusunda Do...