BÜYÜK İSKENDER
(M.Ö. 356-M.Ö. 323)
Babası 2.Filip’in öldürülmesinden sonra komutanlar
tarafından kral ilan edildi. İlk iş olarak rakiplerini ortadan kaldırdı.
2.Filip’in sağlığında Asya seferini gerçekleştirmek üzere oluşturulan ordunun
başkomutanı seçildi. Delphoi üzerinden Makedonya’ya dönerken M.Ö. 335 yılı
ilkbaharında Trakya’ya girdi. Şipka Geçidini aşarak Triballileri yendikten
sonra Tuna’yı aşarak Getaları mağlup etti. Ardından Makedonya’ya gelerek burayı
işgal etmiş olan İliryalıları yendi. Ardından
Yunanistan’a giren Büyük İskender burayı hakimiyet altına aldı.
Doğu Seferi
Tahta çıktığından beri Pers İmparatorluğunu ele geçirmeyi
amaçlayan İskender sefer hazırlıklarına girişti. M.Ö. 334 ilkbaharında 30 bin
piyade ve 5 binin üzerinde süvariden oluşan ordusuyla yola çıktı. Ordusuna mühendis,
mimar, bilim adamı ve tarihçiler de eşlik ediyordu.
İlk olarak Truva’yı ziyaret eden İskender, Akhilleus’un
mezarına çiçek bıraktıktan sonra Pers ordularıyla ilk kez Granikos
Çarpışmasında karşı karşıya geldi. Bu savaştan elde ettiği zafer ona Batı
Anadolu’nun kapılarını açtı. Batı Anadolu’nun fethini tamamladıktan sonra M.Ö.
333 ilkbaharında Akdeniz kıyı yolunu takip ederek Perge’ye ulaştı. Efsaneye
göre Frigya’dan geçerken Asya’ya hükmedecek kişinin çözebileceğine inanılan
Gordion düğümünü kesti. Gordion’dan Ankry’ya, oradan da Kapadokya ve Kilikya
kapıları üzerinden güneye indi.(Kilikya Kapısı, günümüzdeki Gülek Boğazı) Misis
köprüsünden geçerek Miryandos (İskenderun yakınları) dolayında kamp kurduğunda,
Pers hükümdarı 3. Darius da Pinaros Çayı (Deliçay) kıyısında savaş düzeni
almıştı. İssos Çarpışması adı verilen bu savaşta Darius kesin bir yenilgi aldı
ve ailesini savaş alanında bırakarak kaçtı.
Büyük İskender’in Gordion Düğümünü
kesişini temsil eden bir tablo.
İskender bu zaferden sonra Suriye’ye ve Fenike’ye doğru
ilerledi. Amacı Fenike kıyılarını fethederek Pers donanmasını üssüz bırakarak
etkisizleştirmekti. 3. Darius’un barış önerisine karşı, kendisini Asya’nın
efendisi olarak tanımasını ve koşulsuz teslim olmasını istedi.
İlk başlarda Pers şehirlerini kolayca ele geçirmesine
karşın, Tiros (Sur) önünde sert bir direnişle karşılaştı. Kuşatma sürerken 3.
Darius ailesi için 10 bin talent ödemeyi ve Fırat nehrinin batısını teklif
etti. Bu olayla ilgili olarak İskender’in komutanı Parmenion’un “İskender’in yerinde olsam kabul ederdim”
dediği buna karşılık İskender’in de “Parmenion
olsaydım ben de kabul ederdim” dediği rivayet edilir.
Tiros şiddetli saldırılara dayanamayarak M.Ö. 332 yılı
temmuz ayında düştü. Buradan sonra güneye ilerleyen İskender Gazze’yi ele
geçirdikten sonra kasım ayında Mısır’a girdi ve halk tarafından kurtarıcı
olarak karşılandı. Memphis’te kutsal Apis’e kurbanlar keserek firavunların
geleneksel çifte tacını giydi. Kışı Mısır’da geçirerek çeşitli düzenlemeler
yaptı ve Alexandria (İskenderiye) şehrini kurdu. Mısır’ın fethiyle Doğu
Akdeniz’de kesin denetim sağlayan İskender, M.Ö. 331 ilkbaharında Tiros’a
döndü.
Suriye’ye Makedonyalı bir satrap atadıktan sonra
Mezopotamya’ya ilerledi ve Tapsakos’a vardı. Ninive’yle Arbela (Erbil) arasında
Gaugamela Savaşında 3. Darius’u bir kez daha yendi. Güneye inerek Babil’i aldı.
Ardından İran içlerine yöneldi. Persepolis’te 1.Serhas’ın sarayını törenle
yaktı.
M.Ö. 3300 ilkbaharında Media’ya girerek başkent Ekbatana’yı
(Hamedan) aldıktan sonra daha doğudaki toprakları almak için yeni bir sefer
başlattı. Kısa sürede Hazar kıyılarına, oradan da Afganistan içlerine ulaştı.
Bu fetihler sırasında Makedonyalı ve Pers bileşimine dayanan yeni bir yönetim
sistemi oluşturduğundan, komutanlarıyla anlaşmazlıkları arttı. Kendisine
suikastle suçladığı Parmenion’la oğlunu ortadan kaldırarak ordusunu baştan düzenledi. M.Ö. 330-329 kışında kuzeye
ilerledi. Ardından Siriderya’ya ulaştı ve burada sert bir İskit direnişiyle
karşılaştı.
Davranışlarıyla giderek bir Doğu despotuna dönüşen İskender,
Pers hükümdarları gibi giyinmeye proskinesis (hükümdar karşısında yere
kapanarak selamlama) uygulaması gibi Pers geleneklerini benimsemeye başladı. Bu
arada Baktrane prenseslerinden Roksana ile evlendir.M.Ö. 327 yılında Hindistan
üzerine yürümek amacıyla Baktriane’den ayrıldı. M.Ö. 326 baharında İndus ırmağı
yakınındaki Taksila’ya girdi. Bu bölgenin hükümdarı Poros’u Hidaspes
Çarpışmasında yendi. Başarısını kutlama amacıyla burada Aleksandreia Nikaia
kentini ve burada ölen atı Boukefalos’un adını verdiği Boukephalia kentini
kurdu. Daha doğuya gitmek için Hifasis ırmağına kadar gitmesine rağmen ordunun
ayaklanmak üzere olması nedeniyle geri döndü.
Hidaspes Irmağı kıyısında bir donanma oluşturduktan sonra
İndus Irmağı boyunca Hint Okyanusuna kadar ilerledi. Bu arada girdiği bir
çarpışmada ağır yaralandı. M.Ö. 325 ağustos ayında Patala’ya vardı ve bir liman
ve bir tersane yaptırdı. Dönüş yolculuğu için ordusunun bir kısmı denize
açılırken, kendisi de kıyıyı izleyerek Gerpsia’ yı geçti. Bu arada Hindistan
seferi için hazırlıklara başladı.
Kendisine tanrısal onurlar yakıştıran ve bunu Yunan
kentlerine zorla kabul ettiren İskender, M.Ö 324 yılında Luristan’da yerel
halka yönelik sert bir sindirme hareketine girişti. İlkbaharı Babil’de geçirdi
ve gelen elçileri kabul etti. Babil’de sulama kanalları yaptırmayı ve Basra
Körfezi kıyılarında yeni kentler kurmayı planladığı bir sırada hastalandı ve
henüz 32 yaşındayken M.Ö. 323 yılında öldü. Cenazesi önce Memfis’e, oradan da
İskenderiye’ye götürüldü ve burada altın bir tabuta konuldu.
Büyük İskender’in
seferleri